Ben
şöyle okuyorum, Türkiye’yi değil AKP’yi, hatta Erdoğan’ı denetim altına almış.
Neden
böyle düşünüyorum?..
AKP diye bir parti yok…
Erdoğan’a tabî sayısal bir yapı var… Genel Başkanı yani Başbakanı Erdoğan’ın
isteğiyle değişebilen bir parti…Erdoğan dediğim tartafsız olacağına yemin etmiş bir Cumhurbaşkanı...
YSK diye bir yargı organı yok…
Erdoğan, şaibeli seçim sonrası, daha itirazlar yapılmamış, kesin sonuçlar
açıklanmadan: “Atı alan Üsküdar’a geçti” diyebiliyor…
Erdoğan’ın
sözcüsü Adalet Bakanı… Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin vermesi gereken
kararları defalarca değişik mecralarda açıklıyor ve Yargıtay talimatı
uyguluyor, muhtemelen Anayasa Mahkemesi de Adalet Bakanı’nın talimatlarını
yerine getirecek.
AİHM’ne
gidilecek ve muhtemelen Hukuk Fakültesi birinci sınıfındaki öğrencinin
öğrendiği gibi, emredici yasaların yoruma tabî olmadığı ve bu nedenle YSK’nın
tam hukuksuzluk yaptığı ve referandumun geçersiz sayılması gerektiği kararı
verilecek ve iktidar Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Adalet Bakanı ve bilcümle bakan,
milletvekili, havuz medyası, tetikçi gazetecileri hep birlikte haykıracaklar:
Bu karar siyasi bir karardır, tanımıyoruz.
Yukarıda
yazdık; yargı organlarına Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı açıkça talimat
verdi, bu siyasi olmuyor, kendi yasasına uymayan/uydurulmayan YSK’nın hukuksuz
kararına atıf yapmak siyasi oluyor, öyle mi?
Ülkenin GetirildiğiYer
Reza
Zarrab ve ardından Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ABD’de
tutuklanıyor, devlet tüm aktörleriyle bu davaya itiraz ediyor… siyasi diyor…
Newyork
Eski Belediye Başkanı Giuliani ve Eski Adalaet Bakanı Mukayes, Zarrab’ın
avukatı oluyor, olabilir ama bu iki avukat Türkiye’ye gelip Erdoğan’la
görüşüyor… Ne görüşüyorlar? Bu davayla Erdoğan’ın ilişkisi ne, neden
ilgilendiriyor ve bu iki avukatla ne konuştular?
MHP’den
atılan eski milletvekili Ümit Özdağ yapılan görüşmenin içeriğini 3 gün önce şöyle
dile getirdi: “Zarrab'ın davasının düşürülmesi karşılığinda Erdoğan PKK-ABD'nin
Rakka operasyonunu ve ilhakını özetle PKKistan'ı kabul edecek. “
Bu
satırlar yazılana kadar bu iddiaya yalanlama gelmedi..
Erdoğan
ve şürekasının hep birlikte haykırdıkları ise yine bilindik: Karar siyasi hatta
FETÖ’nün etkisinde…
Ülke
içindeki % 50’yi kabullendirmek bugün için mümkün ama dünya pek inanmıyor tıpkı
15 Temmuz’a inanmadığı gibi…
Düne kadar pek kıymetli olan kişi ve kurumların tamamı ters yola girmiş, sadece Erdoğan düz gidiyor ama her an biriyle ya da birkaçıyla kafa kafaya çarpışma ihtimali var. Sadece Erdoğan çarpışsa sorun yok ama Türkiye otobüsünü o kullanıyor, farkında değiller ama % 51'de o otobüsün içinde...
Düne kadar pek kıymetli olan kişi ve kurumların tamamı ters yola girmiş, sadece Erdoğan düz gidiyor ama her an biriyle ya da birkaçıyla kafa kafaya çarpışma ihtimali var. Sadece Erdoğan çarpışsa sorun yok ama Türkiye otobüsünü o kullanıyor, farkında değiller ama % 51'de o otobüsün içinde...
Sonuç: Ülke
binmiş bir alamete gidiyor kıyamete…
Son
sözüm: Referandumun sonucundan çok memnunum, sonraki yazımda gerekçelerimi
aktarmaya çalışacağım.