4 Kasım 2017 Cumartesi

Azizname’den Devlet Bahçeli’ye…



Yücel Erten, Aziz Nesin’in öykülerinden uyarlayarak, sahneye koyduğu “Azizname” on yıllardır eskimedi, eskiyecek gibi de durmuyor. Geçen ay da yeni bir prömiyer yaptı, yolu açık olsun… İzlemeyenlerin izlemesini öneririm.

***

Köyün ağası traktörüne biner, kasabanın yolunu tutar. Köyden çıktığında Memed’i görür, taraktöre alır, yola koyulurlar, bir süre sonra yolun ortasında kocaman, dumanları tüten mal dışkısı görür. Ağa ya, muziplik yapacak.
-          Memed, yolun ortasındaki dışkıyı görir misin?
-          Hee agam..
-          İşte onu yersen, bu traktör senindir.

Memed, bir dışkıya bir traktöre bakar, iner bir güzel yer.
Ağa şaşkın ama söz vermiş bir kere, arkaya geçer traktörün anahtarını Memed’e verir. Tıkır mıkır yola koyulurlar, kasabada ağa iner, Memed’de pazara gider.

Dönüş yoluna başlayan Memed, yolda ağasını görür.
-          Atla ağa, ben de köye gideyrim, der.
Tesadüf bu ya, yolun ortasında yine dumanları tüten bir dışkı. Memed frene basar, traktörü durdurur.
-          Agam, mis gibi dışkı, dumanları da tütmekde, afiyetle yersen traktör senindir, der.
Ağa, bir dışkıya, bir traktöre bakar. Rezil olduğuna mı yanacak, traktörün gittiğine mi?  İner, dışkıyı yer.
Memed, anahtarı verir, arkaya geçer. Tekrar yola koyulurlar, köye yaklaştıklarında ağa derin bir düşünceye dalar.

Ulen, biz yola çıktığımızda traktör benimdi, dönüyoruz yine benim, iyi de biz bu boku neden yedik yahu…

***

Cumhurbaşkanı, anayasal sınırlarını aşıyor, anayasa filan tanıdığı yok. Bahçeli haykırdı: Cumhurbaşkanı fiili durum yaratıyor ve Anayasa sınırlarının dışına taşıyor o zaman Anayasa’yı değiştirelim, dedi ve Anayasa değişikliği yapıldı. Bahçeli’nin akıl almaz desteği ile Anayasa değişikliği az bir farkla onaylandı, onaylandı ama yürürlülük tarihi 2019.

Peki, Cumhurbaşkanı icranın başı değilken, eskisi gibi icranın başı gibi davranıyor mu? Evet.
Peki, Cumhurbaşkanı, tarafsız olacağım diye yemin etti mi? Evet.
Peki, bu yeminine sadık mı? Hayır.
Peki, Cumhurbaşkanı, Bahçeli’nin itiraz ettiği zamandan çok daha fazla ve ağır olarak Anayasa’yı zorluyıp, fiili durumu kalıcı hale getirdi mi? Evet.

Peki, Sayın Bahçeli biz bu anayasa oylamasını neden yaptık?

Beka sorunu diyorsun, doğrudur, ben kendimi bildim bileli, yönetenler sıkıştıkça beka sorunu der, durur. Bunu geçelim, gerçekten tarihin en büyük beka sorunu ile karşı karşıyayız diyelim.

ABD’nin kandırdığı, FETÖ’nün kandırdığı, Rusya'nın kandırdığı, PKK’nin kandırdığı, Avrupa’nın ve daha bir çok yapının kandırdığı bir şahsa, tek başına karar alma yetkisini verirken Türkiye’nin bekasını hiç mi düşünmedin ya da nasıl güvendin?

Tekrar edelim, Anayasa referandumundan önce de fiili durum yaratan Cumhurbaşkanı fiili durumu kalıcı hale getirdi.

Peki, Sayın Bahçeli bize bu Anayasa değişikliğini neden yaptırdın?

***

Azizname’yle başladık, onunla bitirelim yazıyı. Bu öykünün ana konuyla uzaktan yakından ilgisi yok, sadece çok hoşuma gittiği için yazı vesilesiyle paylaşmak istedim.

DU BAKALİ N'OLECAK?

Arap Şeyhi, saf, güzel bir Türk kızıyla evlenir. Kız bir gün sinemaya gitmek ister, Şeyh içi pır pır ederek izin verir, akşam eve zor atar kendini bir bakar ki karısı evde, ağzı kulaklarına varmış mutlu mu mutlu… N’oldu, anlat bakalım der.

-          Çarşafımı giydim, sinemaya gitmek için sokağa çıktım, bir adam peşimde, ben gidiyorum o gidiyor.
-          Fa suphanellah... Du bakali n'olecak?
-          Ben sinemaya girdim, adam da girmez mi?
-          Ve minelgaraip... Du bakali n'olecak?
-          Çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı, şaştım kaldım valla…
-          Vallahi ben şok merak ettim yahu, du bakali n’olecak?
-          Sonra film bitti, ışıklar yandı, ben kalktım adam da kalkmaz mı?
-          Velacaip ve minelgaraip...  Du bakali n'olecak?
-          Bizim apartımanın kapısından girdim, herif de girdi. Dur bakalım, n'olacak diye merak içindeyim.
-          Sonra?
-          Çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım, girdim içeri, o da girmez mi?
-          Harif da yallah içeri…
-          Evet...
-          Du bakali n'olecak... Aman anlat şabuk Nacmiya...
-          Eve gelince yatak odasına girip elbet soyundum. O da soyunmaz mı?
-          Ne diyorsun Nacmiya... Du bakali n'olecak?
-          Soyununca yatağa uzandım. Olur şey değil, o da benimle yatağa uzanmaz mı?
-          Eyvaaah!  Du bakali n'olecak?     
-          Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum.
-          Aman Nacmiya, vallahi meraktan şatır şatır şatlayacak olan ban... Söyle şabuk, ne oldu Nacmiya?
-          Hiç canım... Bişey değilmiş, ben de boşu boşuna merak etmişim.
-          Yok yahu... Peki, ne oldu Nacmiya? Ne yaptı?
-          Aynen senin her gece yaptığını...
Anlatıcı: Beyninden vurulmuşa dönen Ebul-Fatık ne yapsın şimdi? Karısı o denli saf ki, başına kötü bişey geldiğinden bile haberi yok... Bağırıp çağırsa olmaz. Döğse olmaz. Kovsa olmaz. Erkekliğe toz kondurmamak, yiğitliğe krem sürmemek için...
-          Amaaan Nacmiyaa, ban da muhim bişey zannettim.  Du bakali n'olecak, du bakali n'olecak diye boşuna merak etmişim. Velakin hiç möhim değilmiş.