23 Mart 2025 Pazar

Ben Olsam, Seçim Yapmazdım...



“Size de tuhaf gelmiyor mu?

İmamoğlu'nun aday olmaması için yapılıyor bütün bunlar, deniliyor.

Neler?

Gereksiz, anlamsız ve hiç bir işe yaramayacak diploma iptali? Tuhaf değil mi?

Kent uzlaşısı ile terör bağlantısı? Sorulan soruları henüz görmedik ama normal koşullarda iltisak kurulmasının neredeyse olanaksız olacağı daha kuvvetli olasılık. Neden buna başvuruluyor? Tuhaf değil mi?

Yolsuzluk iddiası, gizli tanık dışında elle tutulur pek de kanıt göremedim ben. Gizli tanık da tek başına kanıt olamaz. Peki neden? Tuhaf değil mi?

Oysa, İmamoğlu'nu elemine etmek çok basit.

Bölge Adliye Mahkemesi'nde onaylanmayı bekleyen, İmamoğlu'nu siyaset dışına atacak karar duruyor. Onaylanır, Yargıtay'a gider, orada bekletilir, adaylar açıklandıktan bir gün sonra Yargıtay onaylar. İmamoğlu son anda devre dışı.

Peki, bu kadar gürültü, patırtı neden yapılıyor? Muhalefet neden sokaklara dökülüyor, bir anlamda konsolide ediliyor?

Bunda bir tuhaflık yok mu? Var.

O zaman, bu işin altında başka bir iş var, mutlaka başka bir iş var.

Bu konuda bir görüşüm var, toparlayıp, yarın paylaşacağım.” demiştim.

Şimdi o görüşümü paylaşıyorum.

***

Ben Olsam, Seçim Yapmazdım

Açıkçası, İmamoğlu’nun terörden tutuklanıp İBB’ye Kayyum atanacağını düşünüyordum, şimdilik (Şimdilik, çünkü Başsavcılık itiraz etti, Asliye Ceza’dan nasıl bir karar çıkacağını henüz bilmiyoruz.) bu gerçekleşmedi.

Mesele, İmamoğlu’nu devre dışı bırakmak olsa çok kolay, dün paylaştığım notta çözümün orada durduğunu göstermiştim. O zaman tüm bu yaşananların anlamı ne?

Özellikle CHP’nin enerjisini buralarda tüketmesini sağlamak, karmaşa yaratmak. Şöyle denebilir; “İyi de muhalefet konselide oluyor.” Doğru, ancak bir taraftan da bir önceki Kurultay geçersiz sayılarak partiye kayyum atanabilir, bunun çalışması yapılıyor. Alınan Kurultay kararını, önceki Kurultay geçersiz sayıldığı için Özgür Özel’in Kurultay kararı da geçersiz sayılacak, atanan kayyum Parti’yi 45 gün içinde Kurultay’a götürmek zorunda.

Kayyumun dışarıdan atanacağına sanmıyorum, Parti içinden; bilinen, tanınan, hırslı olan biri atanır. CHP’de çok tanıdık olan klikler bunu fırsata çevirmeye çalışır, öncesinde yavaştan başlayan çatışmalar, giderek artar hatta öyle bir kayyum olur ki, bu şahıs Erdoğan’la işbirliği içinde bile olabilir.  Yaşayıp göreceğiz. 

Bunlar ve çok daha fazlası, YENİ Anayasa'nın zorunluluğunu dayatmak için yaşanılıyor olabilir mi? Bu parantezi de kapatalım.

***

Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG özerk bölgesi oluştu. Ahmet Eş-Şara (Suriye geçici yönetiminin lideri) ile Mazlum Abdi (PYD/YPG (SDG) Yöneticisi) Şam’da görüştü. 8 maddede toparlanan görüşme ABD’nin hamiliğinde ve kontrolünde gerçekleşti.

SDG geçiş döneminin ve sonrasının aktif bir parçası olacak.

“İlk 2 madde, "dini ve etnik kökenlerine bakılmaksızın, liyakate dayalı olarak tüm Suriyelilerin siyasi süreçte ve tüm devlet kurumlarında temsil ve katılım haklarının garanti altına alınması" gerektiğini vurguluyor.”

“Söz konusu 2 maddede, "Kürt toplumunun Suriye devletinin asli bir topluluğu olduğu ve Suriye devletinin Kürt toplumunun vatandaşlık hakkını ve tüm anayasal haklarını garanti altına aldığı" vurgulanıyor.”

“Sınır kapıları, havaalanı, petrol ve gaz sahaları da dahil olmak üzere kuzeydoğu Suriye'deki tüm sivil ve askeri kurumlar Suriye devletinin idaresine entegre edilecektir.” (Rüstem Mahmud  https://www.indyturk.com/node/755176/d%C3%BCnyadan-sesler/taviz-bask%C4%B1s%C4%B1-ile-g%C3%BCven-in%C5%9Fa-etme-arzusu-aras%C4%B1nda-%C5%9Fara-abdi-anla%C5%9Fmas%C4%B1 )

ABD’nin kontrolünde gerçekleşen bu süreç BOP’un (Büyük Ortadoğu Projesi) hedeflerinden biri olduğunu bildiğimiz gibi Recep Tayyip Erdoğan’ın da BOP’un Eşbaşkanlarından biri olduğunu kendisinin açıklamalarından biliyoruz.

Kuzey Suriye’yi çok ama çok kısa özetlemiş olup, daha doğrusu dikkat çekmiş olup, bu parantezi de kapatalım.

***

Yaklaşık bir yıldır yapılan Öcalan görüşmesinin sonuçlarının duyurulması görevi Bahçeli’ye veriliyor, çünkü MHP’lilerin, Ülkücülerin tepkileri daha baştan durdurulması gerekiyor, öyle de oluyor.

Bahçeli, DEM Parti İmralı ile görüşsün diyor, öyle de oluyor.

Öcalan, bildiğimiz çağrıyı DEM kanalıyla açıklıyor. İran’daki örgüt PJAK bu çağrıya uyacağını açıklıyor. İran Kürdistanı’nın büyük yapıya katılması çok erken…

PKK, uyabileceğini açıklıyor, biraz sürüncemede bırakılmış gibi görünse de uyacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. En azından PKK, Türkiye sınırlarından çekilecek, kısa zamanda kendisini feshedip silahları ve elemanlarıyla birlikte artık Suriye’de yasal bir yapı olan PYD’de katılacak.

Çok çok kısa olarak özetlediğimiz silahlı yapıların durumu şimdilik bu deyip, bu parantezi de kapatalım.

***

Öcalan’ın yaptığı açıklamalara insafa gelerek yaptığına inanmamızı kimse beklemiyordur sanırım. Pazarlık maddelerini henüz bilmiyoruz.

AKP’nin ileri uçlarının (Mehmet Uçum vb.) zaman zaman yeni anayasanın zorunlu olduğunu dile getirmesinden, ısıtılıp ısıtılıp masaya konmasının ısınma turları olduğunu artık biliyoruz.

Kısa kısa açıklamalarla bir tablo oluşturmaya çalıştım, bu tabloda Ben Olsaydım ne yapardım?

PKK’nin Türkiye’den çekilmesi, terörün sona ermesi ve bunu sağlayan Kurucu Önder Öcalan’ın (Kurucu Önder sıfatı Bahçeli’ye ait) Kürtler’in taleplerinden bir kısmının YENİ Anayasa’da (YENİ’yi dikkat çekmek için büyük harflerle yazdım yani Anayasa değişikliği değil YENİ Anayasa) Öcalan’ın talep ettiği, AKP-MHP’nin kabul ettiği taleplere DEM’in itiraz etmesini beklemek sanırım gerçekçi olmaz. Akan kan durdu, barış geldi. (Şu notu eklemeliyim Kürt meselesinde bu gelinecek yer nihai nokta değil, şimdilik gelinen bir durak olacak.)

Ben Olsaydım, Kenan Evren modelini uygular, YENİ Anayasa’ya geçici bir madde eklerdim. 

“Anayasanın halkoylaması (TBBM’de kabul edilmesi) sonucu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak kabul edildiğinin usulünce ilânı ile birlikte, halkoylaması (TBBM’de kabul edilmesi) tarihindeki Millî Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı, (Mevcut Cumhurbaşkanı) Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanına tanınan görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır." (1982 Anayasası Geçici Madde 1)

Şu sorulabilir? Referanduma sunulmadan en az 400 oy gerekmekte, (bu durumda karar ihtiyaridir; Cumhurbaşkanı referanduma sunabilir de sunmayabilir de) AKP-MHP bloğu bu sayının çok altında?

YENİ Anayasa’da, Öcalan’ın önerdiği maddelerin eklenmesiyle birlikte DEM’in oyları da eklendiğinde çok az bir milletvekili ihtiyacı kalıyor. O milletvekilleri de çeşitli yol ve yordamla çok rahat bulunur hatta CHP’nin içinden bile katılanlar/katılmak zorunda kalanlar olur.

Ben Olsaydım, seçim yapmaz, YENİ Anayasa ile görev süremi 7 yıl daha, belki de 10 yıl daha uzatırdım.

Kanuni mi? Kanuni. Yüce Meclis’in yaptığı Anayasa’ya kim ne diyebilir ki? Diyen olursa da, desin dursun. Atı alan Üsküdar’a geçti bile, derdim.

Yazı içindeki parantezleri bağlamadım, blok blok bıraktım. Okur, tablonun bütününü oluştrsun diye...

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder