Yücel Erten, Aziz Nesin’in
öykülerinden uyarlayarak, sahneye koyduğu “Azizname” on yıllardır eskimedi,
eskiyecek gibi de durmuyor. Geçen ay da yeni bir prömiyer yaptı, yolu açık
olsun… İzlemeyenlerin izlemesini öneririm.
***
Köyün ağası traktörüne biner,
kasabanın yolunu tutar. Köyden çıktığında Memed’i görür, taraktöre alır, yola
koyulurlar, bir süre sonra yolun ortasında kocaman, dumanları tüten mal
dışkısı görür. Ağa ya, muziplik yapacak.
-
Memed, yolun
ortasındaki dışkıyı görir misin?
-
Hee agam..
-
İşte onu yersen,
bu traktör senindir.
Memed, bir dışkıya bir
traktöre bakar, iner bir güzel yer.
Ağa şaşkın ama söz vermiş bir
kere, arkaya geçer traktörün anahtarını Memed’e verir. Tıkır mıkır yola
koyulurlar, kasabada ağa iner, Memed’de pazara gider.
Dönüş yoluna başlayan Memed,
yolda ağasını görür.
-
Atla ağa, ben de
köye gideyrim, der.
Tesadüf bu ya, yolun
ortasında yine dumanları tüten bir dışkı. Memed frene basar, traktörü durdurur.
-
Agam, mis gibi
dışkı, dumanları da tütmekde, afiyetle yersen traktör senindir, der.
Ağa, bir dışkıya, bir
traktöre bakar. Rezil olduğuna mı yanacak, traktörün gittiğine mi? İner, dışkıyı yer.
Memed, anahtarı verir, arkaya
geçer. Tekrar yola koyulurlar, köye yaklaştıklarında ağa derin bir düşünceye
dalar.
Ulen, biz yola çıktığımızda
traktör benimdi, dönüyoruz yine benim, iyi de biz bu boku neden yedik yahu…
***
Cumhurbaşkanı, anayasal
sınırlarını aşıyor, anayasa filan tanıdığı yok. Bahçeli haykırdı: Cumhurbaşkanı
fiili durum yaratıyor ve Anayasa sınırlarının dışına taşıyor o zaman Anayasa’yı
değiştirelim, dedi ve Anayasa değişikliği yapıldı. Bahçeli’nin akıl almaz desteği
ile Anayasa değişikliği az bir farkla onaylandı, onaylandı ama yürürlülük
tarihi 2019.
Peki, Cumhurbaşkanı icranın
başı değilken, eskisi gibi icranın başı gibi davranıyor mu? Evet.
Peki, Cumhurbaşkanı, tarafsız
olacağım diye yemin etti mi? Evet.
Peki, bu yeminine sadık mı?
Hayır.
Peki, Cumhurbaşkanı,
Bahçeli’nin itiraz ettiği zamandan çok daha fazla ve ağır olarak Anayasa’yı zorluyıp,
fiili durumu kalıcı hale getirdi mi? Evet.
Peki, Sayın Bahçeli biz bu anayasa
oylamasını neden yaptık?
Beka sorunu diyorsun,
doğrudur, ben kendimi bildim bileli, yönetenler sıkıştıkça beka sorunu der,
durur. Bunu geçelim, gerçekten tarihin en büyük beka sorunu ile karşı
karşıyayız diyelim.
ABD’nin kandırdığı, FETÖ’nün
kandırdığı, Rusya'nın kandırdığı, PKK’nin kandırdığı, Avrupa’nın ve daha bir çok yapının kandırdığı
bir şahsa, tek başına karar alma yetkisini verirken Türkiye’nin bekasını hiç mi
düşünmedin ya da nasıl güvendin?
Tekrar edelim, Anayasa
referandumundan önce de fiili durum yaratan Cumhurbaşkanı fiili durumu kalıcı
hale getirdi.
Peki, Sayın Bahçeli bize bu Anayasa değişikliğini neden yaptırdın?
***
Azizname’yle başladık, onunla
bitirelim yazıyı. Bu öykünün ana konuyla uzaktan yakından ilgisi yok, sadece
çok hoşuma gittiği için yazı vesilesiyle paylaşmak istedim.
DU BAKALİ N'OLECAK?
Arap Şeyhi, saf, güzel bir
Türk kızıyla evlenir. Kız bir gün sinemaya gitmek ister, Şeyh içi pır pır
ederek izin verir, akşam eve zor atar kendini bir bakar ki karısı evde, ağzı
kulaklarına varmış mutlu mu mutlu… N’oldu, anlat bakalım der.
-
Çarşafımı giydim,
sinemaya gitmek için sokağa çıktım, bir adam peşimde, ben gidiyorum o gidiyor.
-
Fa suphanellah... Du bakali n'olecak?
-
Ben sinemaya
girdim, adam da girmez mi?
-
Ve minelgaraip... Du bakali n'olecak?
-
Çarşafımın
eteğinin altından elini sokmaz mı, şaştım kaldım valla…
-
Vallahi ben şok merak ettim yahu, du bakali n’olecak?
-
Sonra film bitti,
ışıklar yandı, ben kalktım adam da kalkmaz mı?
-
Velacaip ve minelgaraip... Du bakali n'olecak?
-
Bizim apartımanın
kapısından girdim, herif de girdi. Dur bakalım, n'olacak diye merak içindeyim.
-
Sonra?
-
Çantamdan
anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım, girdim içeri, o da girmez mi?
-
Harif da yallah içeri…
-
Evet...
-
Du bakali n'olecak... Aman anlat şabuk Nacmiya...
-
Eve gelince yatak
odasına girip elbet soyundum. O da soyunmaz mı?
-
Ne diyorsun Nacmiya... Du bakali n'olecak?
-
Soyununca yatağa
uzandım. Olur şey değil, o da benimle yatağa uzanmaz mı?
-
Eyvaaah! Du
bakali n'olecak?
-
Ben de yatakta ne
olacak diye merak ediyorum.
-
Aman Nacmiya, vallahi meraktan şatır şatır şatlayacak
olan ban... Söyle şabuk, ne oldu Nacmiya?
-
Hiç canım...
Bişey değilmiş, ben de boşu boşuna merak etmişim.
-
Yok yahu... Peki, ne oldu Nacmiya? Ne yaptı?
-
Aynen senin her
gece yaptığını...
Anlatıcı: Beyninden vurulmuşa dönen Ebul-Fatık ne yapsın şimdi?
Karısı o denli saf ki, başına kötü bişey geldiğinden bile haberi yok... Bağırıp
çağırsa olmaz. Döğse olmaz. Kovsa olmaz. Erkekliğe toz kondurmamak, yiğitliğe
krem sürmemek için...
-
Amaaan Nacmiyaa, ban da muhim bişey zannettim. Du bakali n'olecak, du bakali n'olecak diye
boşuna merak etmişim. Velakin hiç möhim değilmiş.